Hayvanlara çeşitli yakıştırmalar yapan insan kendi pisliklerini ve çirkinliklerini görmek istemez.
Kedilere nankör der.
Köpek giren eve melek girmediğini öne sürer.
Baykuş uğursuzdur diye tutturur.
Masal ve öykü yazanlar da bu saçmalıkların etkisi altında kalırlar.
Dünyanın hatta evrenin kendisi için yaratıldığını sanan zavallı insan bilmez ki kendisi sadece bir ayrıntıdır.
Bilim çeşitli canlıların bilinmeyen özelliklerini buldukça da inatla beynindeki yanlışlara tutunmaya çalışır.
Oysa mezar böceklerinin sesini duyabilse “ iyi ki şu insanlar var, onların ölüsüyle açlığımızı gideriyoruz” dediklerini şaşkınlıkla dinleyecektir.
La Fontaine’nin “Çalışkan Karınca ve Tembel Ağustos Böceği” öyküsünü dinleyerek büyüdük hepimiz.
Öyküye göre Karınca tüm yaz çalışıp yiyecek biriktirirken, Ağustos Böceği saz çalıp şarkı söylemiş, karıncayla dalga geçmiştir.
Kışın da karıncaya muhtaç olmuştur.
Öyküdeki Ağustos Böceği bizler için tembel, haylaz ve yüzsüz bir hayvan olarak anlatılırdı.
Maalesef bu kocaman bir yalan!
Gelelim işin doğrusuna.
La Fontaine yüzünden yıllardır, insanlar Ağustos Böceğine büyük haksızlık yapmış.
La Fontaine'nin haksız olduğu da bilimsel yönden ispatlanmıştır.
Öyküye göre Karınca tüm yaz çalışıp yiyecek biriktirirken, Ağustos Böceği saz çalıp şarkı söylemiş, kışın da karıncaya muhtaç olmuştur.
Ağustos Böceği’nin hayatını bilenler bu öykünün böyle olamadığını da bilirler.
Yapılan araştırmalara göre Ağustos böceği Ağustos ayından sonra hayatta kalmıyor.
Yani kış için yiyecek biriktirmesinin bir anlamı yok.
Dişi Ağustos Böceği, uzantılı yumurtlama borusuyla yumurtalarını Ağaçların genç sürgün yarıklarının içine bırakır.
Bunlardan altı hafta sonra “NİMF” adı verilen ve erginlere benzemeyen yavrular çıkar.
Danaburnuna benzeyen bu yavrular, kazıcı ön ayaklarıyla toprağı kazarak altına gizlenirler.
Toprak altında yaşayan Ağustos böcekleri ağaç kökleri ve öz suyu emerek beslenirler.
17 yıl toprak altında kalan Ağustos Böceği yeryüzüne çıktıktan sonra 4 haftalık ömre sahiptir.
Bu dört haftayı eş arayarak geçiren Ağustos Böceği eşleştikten sonra ölür, kışın yaşamayacağı için yiyecek biriktirme endişesi olmaz.
Bu da La Fontaine'nin haksız olduğunun kanıtıdır.
Başlarında iri iki petek gözden başka alınlarında üç tane de küçük nokta göz vardır.
Antenleri kısa ve sert kıl gibidir.
Ön kanatları, arka kanatlardan daha uzun yapılıdır.
Çoğu arka bacaklarının yardımıyla sıçrayarak hızla havalanırlar.
Gündüzleri yaprak aralarında gizlenirler.
Hortumlarını ağaç filizlerine batırıp özlerini içerler.
Özellikle söğüt sürgünlerinin özsuyunu emerler.
Erkek Ağustos böceklerinin karınlarının altı sağlı sollu gergin bir zarla örtülüdür.
Bunlar bir çift ses çıkarma organıdır. Kas yardımıyla bu zarları titreterek ses çıkarırlar.
Dişilerinde ses çıkarma organı yoktur.
Toprak altında yıllarca yaşayabilme özelliği olan bu böceklerde, toprak altındayken kanat bulunmaz. Kanatlanma işlemi ise çok ani bir şekilde olur ve binlerce ağustos böceği bir anda yeryüzüne çıkar. Burada ise, sadece birkaç hafta yaşayabilirler.
Bu nedenle bu böceklerin asıl yaşam alanı toprağın içidir denilebilmektedir.
Kanatlanıp yeryüzüne çıkan bu böceklerin çoğu diğer hayvanlara yem olmaktadır.
Yem olmaktan kurtulmayı başaranlar ise, bir araya gelir ve koro halinde tiz seslerle öterler.
Bu böcekler, bütün gün ötebilme özelliğine sahiptir.
İşin ilginç yanı ise, bu sesler ağızdan çıkmadığı için öterken aynı zamanda yemek de yiyebilirler. Erkek böceklerin yanlarında ve kuyruk bölgelerinde bir adet ses çıkarma organı bulunmaktadır.
Bu organ bir davul görünümündedir.
Ortaya çıkan ses ise, kasların hareketiyle birlikte titreşme yoluyla meydana gelir.
La Fontaine neden bu kadar büyük yanılgıya düşmüştür?
O bilim adamı değildi ki
Yazdığı yanlış olsa da yüz yıllarca çocuklarca okundu.
O 1668’de bu masalları yazarken bizler ne yapıyorduk?
Daha fazlasını yazıp utanmak istemiyorum.
Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.