Türkiye neden yıllardır bunalım ve sıkıntılardan kurtulamıyor?
Yolundan sapan araç tarlaya girerse önce bazı parçaları kırılır ver yürüyemez olur.
Sonra da bir çukura düşer ve orada paslanarak çürür.
Ülkemizdeki kurumların tek tek çürümesi sonra da bu çürümenin insanlara geçmesi rastlantı değildir. Yoldan çıkmanın her çeşidinin sonu kötü biter.
Yazdıklarımı anlayan anladı.
Şimdi Atatürk’ün anılarına göz atalım:
Ankara'yı neden başkent yaptığını açıklıyor:
Sıcak bir günün akşamında yanında bazı ileri gelenler ile köşkünün bahçesinde dolaşıyordu.
Ben de o sıralar eski köşkün tavan dekorlarıyla meşguldüm.
Tozlu ve sisli bir akşam Ankara'nın üzerine çökmüştü.
Yer yer toz hortumları göğe doğru yükseliyor ve manzaraya daha boğucu bir hava ekliyordu. Bize: "Ankara'yı hükümet merkezi yapmakla iyi mi ettim?" diye sordu.
Tabii herkes olumlu yanıt verdi. Arkasından: "Neden?" suali gelince, kimi stratejiden, kimi siyasetten söz etti…
Hatta birimiz kayalık güzeldir gibi bir estetik nazariye de ortaya attı.
Atatürk: "Şimdi dalkavukluğu bırakın" diyerek münakaşayı kapattı. Ankara'nın hükümet merkezi olmak için saydığınız meziyetleri beni ikna etmeye yetmez. Ben Ankara'yı hükümet merkezi yapmakla büsbütün başka bir hedef güttüm.
Türk'ün imkansızı imkan haline getiren kudretini dünyaya bir kere daha tekrar etmek istedim. Bir gün gelecek şu çorak tarlalar, yeşil ağaçların çevirdiği villaların arasından uzanan yeşil sahalar asfaltlarla bezenecek. Hem bunu hepimiz göreceğiz. O kadar yakında olacak.
*
Atatürk devrinde namaz kılan memurların işlerinden atıldığı kesin olarak yalandır.
Ordunun başı olan rahmetli Fevzi Çakmak yardımcısı Orgeneral Asım Gündüz namaz kılarlardı. Atatürk devrinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olan Abdülhalik Renda, Cuma namazlarını Hacı Bayram Camii'nde kılardı.
Yıl 1930, Atatürk Fevzi Çakmak'la birlikte yurt gezisine çıkıyor, yolculuk trenle yapılıyor.
Vagonda Atatürk, Fevzi Çakmak'la baş başa vermiş memleket işlerini görüşüyor.
Dalkavukluğu ile tanınan bir milletvekili içeri giriyor.
Ata'nın kulağına gizli bir şeyler söylüyor.
Atatürk birden kaşlarını çatıyor ve Fevzi Paşa'ya dönerek, "Paşam, lütfen beni takip ediniz, arkadaş bir haber getirdi, birlikte inceleyelim" diyor.
Atatürk ile Çakmak Cumhurbaşkanlığı Maiyet Erkanı'na ait vagona geçiyorlar.
Atatürk vagonun kapısını hafifçe açıyor ve Fevzi Paşa'ya gösteriyor.
Yüksek rütbeli bir subay vagonda kanepe üzerinde namaz kılmaktadır.
Atatürk vagonun kapısını kapadıktan sonra milletvekilinin yüzüne tükürüyor ve Mareşal'a diyor ki: "Paşam, bu adamın biraz evvel kulağıma gizli bir şeyler söylediğini gördünüz.
Bu adam, Muhafız Kıtası'na mensup yüksek rütbeli bir subayın vagonda namaz kıldığını gammazladı. Bu adam, namaz kılmayı kendi aklınca suç görüyor.
Durumu size göstermek için buraya kadar zahmet ettirdim."
Atatürk ilk istasyonda milletvekilini trenden indiriyor ve gelen devrede milletvekili seçtirmiyor.
Cumhuriyet'in ilk Diyanet İşleri Başkanı rahmetli Rıfat Börekçi'den defalarca dinledik.
Rıfat Börekçi bize şöyle söylemişti: "Ata'nın huzuruna girdiğimde beni ayakta karşılarlardı.
Utanır, ezilir, büzülür, "Paşam beni mahcup ediyorsunuz" dediğim zaman "din adamlarına saygı göstermek Müslümanlığın icaplarındandır" buyururlardı.
Atatürk, şahsi çıkarları için kutsal dinimizi siyasete alet eden cahil din adamlarını sevmezdi."
*
Cumhuriyet'in ilanından sonra idi. Karadeniz'de bir gezintiye çıkmıştı.
Kendisine eşlik edenler arasında bulunuyordum. Rize'ye geldik. Yolların düzgünlüğü ilgisini çekmişti. Vali'ye:
"Yollarınızı nasıl bu hale getirebildiniz?" diye sordu.
Vali de anlattı; yakın köylüleri jandarmalarla toplattırmış ve yol onarımında çalıştırmış.
Ata'nın kaşları çatıldı. Oldukça sert bir dille:
"Vali Bey" dedi. " 'Corvee' nedir bilir misin? Öyle ise ben söyleyeyim: Angarya demektir.
Ve şu anda bilmeniz lazım ki, kanunsuz hiçbir vatandaşı işten alıkoyamaz, onu çalışmaya zorlayamazsınız. Cumhuriyet'te angarya diye bir şey yoktur."
Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.