Elazığ merkezli bir deprem felaketi yaşadık, gündemimizde olan onca sorunu bir anda unutuverdik. Gazetelere , televizyonlara, sokaktaki vatandaşlara bakıyoruz öncelikli konu deprem olgusu. Çünkü ülkemizde deprem demek “ölüm ve yıkım” demek.
Oysa depremi yoğun olarak yaşayan ülkelerin başında gelen Japonya bu sorunu yıllar önce çözmüş. Göğü delen kuleler yerine yatay mimariye geçmişler. Evlerini, taş ve tuğla yerine daha hafif maddelerle yapıyorlar. Eğer büyük bir bina yapacaklarsa, kılı kırk yaran hesaplar yapıp, meydanı boş bırakmıyorlar, gereğini yaptırıyorlar.
Bizimde, Japonya gibi olmamız gerekiyor. Çünkü bulunduğumuz coğrafyada, deprem gibi bir felaket karşısında dimdik ayakta kalmamız gerekiyor. Gözümüzü oymak için fırsat kollayan o kadar çok düşmanımız varken, günlerce depremi konuşmak yerine, ülke sorunlarına odaklanmamız gerekiyor. Ama, dönüp dolaşıp deprem korkusuyla yaşıyoruz.
Ülkemiz ekonomisine ve sosyal hayatına büyük yaralar açan Suriye ve Suriyeli mülteciler sorunu önümüzde duruyor. Libya ile bir anlaşma imzaladık, tüm dünyayı karşımıza aldık. Rusya ile S-400 füze anlaşması imzaladık sözde dost ve müttefikimiz, stratejik ortağımız ABD’yi kızdırdık. AB ülkeleri ile yaşanan sorunlar artık zengin AB üyesi ülkeler düzeyine indirgendi. Hangi birini sayalım.
Bunlar sadece dış politikada yaşadıklarımız. İçeride de işler sanıldığı kadar iyi gitmiyor. Ekonomi patinaj yapıyor. Büyümede hedefleri tutturamadık. Birçok tesis kapısına kilit vuruyor. İşsizlik, artık dayanma noktasını aşmış durumda. Her hanede bir genç işsiz var. İşsizlerimizin sayısı kimine göre 4 milyonu, kimilerine göre 7 milyonu aşmış durumda. Gençlerin yanı sıra, evli, çocuklu işsizlerimiz büyük bir bunalım içinde. Emekli ve dar gelirli perişanları oynuyor. Aldıkları emekli maaşı, ayın yarısını bulmadan tükeniyor.
Ülkede çarklar vergilerle dönüyor. Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) ve Katma Değer Vergisi (KDV) gibi dolaylı vergiler, Gelir ve Kurumlar Vergileride toplanan vergiyi aşmış durumda. Zamlar, artık izlenemez duruma gelmiş vaziyette. Enflasyon rakamları gerçekleri yansıtmıyor. Mutfakta yangın her geçen gün biraz daha büyüyor. Bunlar ilk etapta aklımıza gelenler.
Evet, bizi yönetenlerin halletmesi gereken o kadar çok iç ve dış sorun var ki, biz günlerdir, değişik bir gündemin peşinden sürükleniyoruz. Elbette ki, “deprem sorununu” da tartışacağız ama, havanda su dövmek yerine ayakları yere basan gerçekleri görmek zorundayız.
Her sorunu, günlük tartışarak bir yere varmamız mümkün değildir. Artık, belli bir plan ve program çerçevesinde sorunlarımızı çözmeliyiz. Aksi halde yarın çok geç olacaktır.
Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.