Bizim insanımız neden okumaz?
Bu konu sosyologlarca ivedilikle incelenmelidir…
Bizim insanımız neden okur gibi yapar?
Bu konu da psikologlarca incelenmelidir.
Köşe yazarları okuyan insanlardır. Ya da eskiden öyleydi.
Yazarken dikkatli olmalıdırlar.
Okuduklarında değerli gördüklerini okurlarıyla paylaşmalıdırlar.
Ben bunu yıllardır yaparım.
Yazdıklarım kimlere yararlı oldu bilmiyorum ama bana çok yararları dokundu.
Son yıllarda yazdıklarımı kitaplarda topluyorum.
Buna inatçılık deniyorsa ben çok inatçıyımdır.
Bakalım Şems-i Tebriz-i neler söylemiş:
İnsanlar vardır; gelip geçerler hayatlarımızdan…
Kimi hiçbir iz bırakmaz ardından, kimi hafifçe okşar ruhumuzu,
Kimi de hüzün bırakır ardından…
İnsanlar vardır; usulca sokulurlar içimize, sonsuzcasına orada kalsın isteriz…
Bazıları serap gibidir, Yokluğunda hayalleridir gerçeğimiz...
İnsanlar vardır; su gibi aziz, su gibi duru…
Konuştukça su olur akarlar kalbimize, kan gibi, can gibi, canan gibi...
İnsanlar vardır; ışığı sönmüş yıldızlar gibi çaresizdirler.
Açtın mı kollarını, kalbine doldururlar ışığı…
İnsanlar vardır, soğuk duvarlar misali gülümsemenin sıcaklığını bilmezler, bilseler de sevmezler...
İnsanlar vardır, gelip geçerler hayatlarımızdan, kimi depremlerle gider, kimi fırtınalarla… Ben kalanlardan yanayım. Gitmeyenlerin sadakatini ve sabrını severim, sarılıp bırakmayanların sıcaklığını...
*
Dua İslam’la başlamadı. İnsanlar binlerce yıldır dua ederler.
İşte size Hitit Duası...
Hititlerin M.Ö.2000 yılındaki duvar yazısından
"Tanrım,
Beni yavaşlat.
Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir...
Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele...
Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükunetini ver.
Sinirlerim ve kaşlarımdaki gerginliği, belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür.
Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol...
Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret; bir çiceğe bakmak için yavaşlamayı, güzel bir köpek ya da kediyi okşamak için durmayı, güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı, balık avlayabilmeyi, hülyalara dalabilmeyi öğret...
Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını hatırlat.
Hatırlat ki yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini, yaşamda hızı arttırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim...
Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla.
Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır...
Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru göndermeme yardım et.
Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlıklı olarak yükseleyim.
Ve hepsinden önemlisi...
Tanrım,
Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET,
Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR,
İkisi arasındaki farkı bilmek için AKIL ver!