Otobüsü süren şoför uyursa… Vatandaşın birinin 3-5 tane koyunu varmış. Onları otlamaya çıkarmış. Açık alanda iken onlardan bir kaçını kaybetmiş, aramış ama bulamamış.
Köylü hemen valinin yanına gidip halini bildirmiş ve koyunlarının bulunmasını istemiş. Vali sormuş: Sen o koyunlar otlarken ne yapıyordun?
Köylü cevap vermiş: Sayın Valim uyuyordum.
Vali: Ne demek uyuyordun? Hiç koyun otlatılırken uyunur mu?
Köylü: Sayın Valim sizin uyanık olduğunuzu sandığım ve buna güvendiğim için ben uyuyakalmışım.
Burada anlatılmak istenen yönetenlerin görevlerini bir an dahi olsa ihmal etmemesidir. Öyle kritik görevler var ki bir an dahi göz kırpılmaması gerekiyor. Çünkü milletin güvenliği, geleceği o görevin yapılışı ile ilgili.
Ülkemizde liyakat bozulduğu için koltuklar boş, masalar boş hatta odalar boş durumda.
Evet, içinde insan var ama işin ehli olmadığı için bu milletin emanetine sahip çıkılamıyor.
Emaneti ehline ver hükmü rafa kaldırılmış durumda.
Halkın nefes alabileceği yer kalmamış. STK lar bağımsızlığı yitirmiş, Basın organları keyfi ve yanlı yayınlar yapıyor.
Doğru nerede?
Doğru tozlu raflara kaldırılmış.
Kuvvetler bağımsızlığı kalmamış.
Yasama, Yürütme, Yargı, Basın- Yayın, STK lar son nefeslerini veriyor. Bunlar bağımsız olabilmeli ki demokrasi ülkede tam anlamıyla egemen olsun. Ama ne yazık ki ülkemizde yaşadığımız manzara bu değil.
Yürütmeyi elde eden güç bütün bunların hepsine hâkim olmaya çalışıyor.
Ve bunda da kısmen başarılı oluyor.
Günümüzde iktidara yakın bir sendika veya derneğe üye değilseniz mümkün değil ne lojman alabilirsiniz, ne nakliniz yapılır ne de üst makama atamanız yapılır?
İşin ehliymişsiniz, liyakat sahibiymişsiniz kimin umurunda!
Sorduğunuzda ne yapalım kardeşim kendi inancımızda, fikrimizde, siyasi görüşümüzde, davamızda… olan birine değil de başka birine mi verelim o görevi?
İşte yaklaşım bu.
O dairenin içinde olmayan kişi ne yaparsa yapsın, ne kadar donanımlı olursa olsun, ne kadar dürüst olursa olsun ataması için gerekli olan sanal şartları sağlamadığı için oturur yerinde kalır.
Koltuğa oturanlar, makamı dolduranlar ne kadar verimli oluyor, bunu okuyucularımın takdirine bırakıyorum.
Ülkemizdeki son 50 yılda yaşanan manzara bu!
Makama oturan kapasitesi gereği birçok olaya vakıf olamıyor, gelişmelere duyarsız ve ilgisiz kalıyor.
Fatura vatandaşa çıkarılıyor.
Vatandaş oluşan zararı ve büyüyen deliği kapatabilmek için daha çok çalışmak ve daha çok vergi vermek zorunda kalıyor.
Ve verimsiz hale gelen kurumlarda istihdam daralıyor, iş azalıyor…
Sonunda işsizlik, mutsuzluk, karamsarlık…
Bu manzaraya bakarak şunu diyebilir miyiz: Liyakatsiz koltuğa oturanlar uyuyor,.
Selam ve dua ile.
Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Anayurt Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Anayurt Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Anayurt Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Anayurt Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.