Sevgili okurlarım, Türkiye’nin takip ettiği barış politikası; Ulu Önder Atatürk’ün barışçı politikası sonucu, “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” formülü içinde açık bir biçimde ortaya konmuştur.
Atatürk’ün bu barış politikası, bir taraftan yurt içinde barışı sağlarken, öte yandan yurt dışında barış ve güvenliğin uluslararası alana da yayılmasını hedef almaktadır.
Atatürk, devletlerarasında dostluğun, barışın ve güvenliğin bütün dünya milletlerince kabul edilerek uygulanması sonucu “Dünyada Barışın” sağlanacağı görüşündedir.
Dünyada barışın sağlanabilmesi için; ülkelerde yaşayan tüm insanların durumlarını iyileştirecek, uluslararası önlemlerin alınması gerekir.
Dünya da barışın sağlanması için; insanlığın tümünün refahı, açlık sefalet ve baskının yerine geçmelidir. Dünya da barışın sağlanması için; tüm devletlerin vatandaşları, kıskançlık açgözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde eğitilmelidir.
Oysa günümüzde, yurtta ve dünyada barışa hasret kaldık. Barış kelimesini duyamaz olduk, unuttuk adeta. Bunun sonucu, insanların birbirlerine karşı güveni kalmadı.
Yurtta ve dünyadaki bazı terör olaylarına bir göz atalım:
11 Eylül 2001’de New York’ta dört uçak, dört ayrı hedefe yöneldi. Saldırı sonucu, ABD’nin başkenti Washington’daki Savunma Bakanlığı (Pentagon) ile New York’taki Dünya Ticaret Merkezi olan İkiz kuleler vuruldu. Bir uçak hedefe yakın düştü.
15/20 Kasım 2003’te İstanbul’da beş gün arayla dört saldırı gerçekleşti. HSBC binası, İngiliz Konsolosluğu ve iki sinagog vuruldu.
11 Mart 2004’te Madrid’de dört yolcu treni havaya uçuruldu. Bu olay tarihe “Avrupa’nın 11 Eylül’ü” olarak geçti.
El Kaide, New York, İstanbul ve Madrid’den sonra bu defa 7 Temmuz 2005 günü, Londra’yı da dört ayrı saldırıyla vurdu.
Bir gün önce on binlerce kişinin 2012 Olimpiyatları’na ev sahipliği yapacak kent olma gururunu kutladığı Londra sokakları kana bulandı. Binlerce kişinin sevinç çığlıkları atıp müzik eşliğinde dans ettiği sokaklar patlama sesleriyle yankılandı.
Ateş düştüğü yeri yakar.
Bu saldırıların korkunçluğu, yol açtığı can kaybı, verdiği maddi ve manevi hasarı, açtığı yaraları ancak daha önce terörün nefesini hisseden İstanbul, Madrid, New York, Riyad ve diğer kentlerde yaşayanlar anlayabilir.
Böyle olmasına rağmen, Amerika,
11 Eylül 2001’de teröristler tarafından New York’ta ikiz kulelerinin vuruluşunu unutmuş, güney sınırımızdaki terör örgütü PKK/PYD-YPG’ye silah göndererek onları destekliyor. Trump, PKK’ya silah verdiklerini itiraf etti.
Terörist saldırıların tümündeki benzeyen nokta, dünyadaki kötülük yapmaya çalışan kötü insanların olduğu gerçeği ve bu insanların, terörle bir ülkeyi kilitleme, dehşet ve ölüm saçma kabiliyeti.
Bugün PKK teröristlerinin ülkemizde yaptıkları alçakça saldırılar da, insanlığa karşı, medeniyete karşı ve Türkiye Cumhuriyetine karşı yapılmış saldırılardır.
Güney sınırımızdaki terör batağını kurutmak için, başlatılan Barış Pınarı Harekatı’nın amacı; güney sınırımızda oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek ve bölgemize barış ve huzuru getirmektir.
Suriye’de yuvalanan teröristlere karşı başlatılan Barış Pınarı Harekatı ile ülkemize yönelik terör tehdidini bertaraf ederek, oluşturulacağımız güvenli bölge sayesinde, Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönmesini sağlamaktır.
Barış Pınarı Harekatı ile Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruyacak, tüm bölge halkını terörün pençesinden kurtaracağız.
Bu nedenle teröre karşı bütün devletlerin bir ortak mücadelesinin olması gerekir.
Terör bataklığı kurutulmalıdır.
Bunun için de, küresel teröre karşı küresel barış şarttır. Bunu sağladığımız zaman, terör bataklığı kurutulur.